ACI VERİCİ ÖLÜMCÜL DENEYLERLE TANINAN NAZİ DOKTORU
İKİ MİLYON KİŞİNİN ÖLÜMÜNDEN SORUMLU SS SUBAYI
İkinci Dünya Savaşı sırasında iki milyon kişinin insanlık suçu işlenerek öldürülmesinden sorumlu tutulan JOSEF MENGELE 16 Mart 1911 tarihinde doğmuştur.
Münih Üniversitesi ve Frankfurt Üniversitesi’nde tıbbi antropoloji üzerine doktora yaptıktan sonra 1937 yılında Kalıtsal Biyoloji ve Irk Hijyen Enstitüsünde çoğunlukla ikizler ile ilgili genetik alanında yapılan araştırmalarda ders almıştır.
1940 Yılında orduya girdi. SS muharebe kolu sağlık hizmetleri için gönüllü olarak çalışmaya başlamıştır.
1944 yılında savaş suçlusu ilan edilen Mengele diğer birçok Auschwitz doktoruyla toplama kampına gönderildi. Mengele kamptan bir kaçmaya başaran Mengele isim değiştirerek tutuklu olduğu kampa geri dönerek adına tutulan kayıtları silmeyi başardı. Daha sonra Almanya’dan kaçıp Brezilya’da yaşamaya başladı.
Yaşamının geri kalan kısmını doktor olarak değil alelade bir işçi olarak sürdürürken, tıbbi müdahalelerde bulunmaktan geri kalamayan MENGELE kürtaj başta olmak üzere birçok tıbbi tanı ve tedavi yöntemini gizlice yapmaya devam etmiş ve huzurlu bir hayat sürmüştür.
Brezilya’nın Bertioga Kasabasında denizde yüzerken inmeye uğraması sonucu hayatını kaybetti. Kimliği Campinas Devlet Üniversitesi uzmanları tarafından DNA TESTİ yapıldıktan sonra ortaya çıktı.
JOSEF MENGELE milyonlarca insanın katili olarak kimliğini başarıyla saklamış ve ölene kadar masum insanların arasında huzurla yaşamıştı.
Toplama kamplarında mahkumlar üzerinde uyguladığı tüyler ürpertici deneylerle ölümlerine göz kırpmadan karar vermesi ve doktor olması sebebiyle kendisine “ÖLÜM MELEĞİ” adı verildi.
Mahkumlar üzerinde yapılan bu deneyler “Nazi İnsan Deneyleri” olarak tarihe kara bir leke olarak geçti. Toplama kamplarında yapılan bu deneylerin içeriği halen tüyler diken diken etmekte ve duyanları şaşkına çevirmektedir.
JOSEF MENGELE toplama kamplarındaki mahkûmların hangisinin öldürüleceği, hangisinin zorla çalıştırılacağı ve hangisinin üstünde deney yapılacağını belirleyen SS doktorlarından en korkutucu olanlarından birisidir.
JOSEF MENGELE binlerce esir üzerinde onların rızasını almaksızın acı veren ve genellikle ölümle sonuçlanan deneyler yapmıştır.
Etik dışı yapılan bu tıbbi deneyler içeriği bakımından kategorilere ayrılmıştı.
Nazi ordularının sağ kalmasını hedefleyen deneyler
Askerlerin sağ kalmasını kolaylaştırmayı hedefleyen bu deneylerde, irtifa kaybeden uçakların içindeki askerlerin uçaktan atlayabileceği irtifa derecesini bulmak. Deniz suyunun içilebilmesine ilişkin yöntemler bulmak sayılabilir.
Hipotermi için buzlu suda bekletilen kurbanların tek çıkış yolu ölmekti!
Nazi askerlerinin savaş sırasındaki yaralanmalarına ve hastalıklarına çare bulmak için ilaç ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi için yapılan deneyler.
Bu deneyler sırasında binlerce insanın vücuduna özel olarak yara açılıyor ve bu yaralara sıtma, tifüs, tüberküloz, sarı humma ve bulaşıcı hepatitte dahil olmak üzere bulaşıcı hastalık virüsleri yerleştiriliyordu. Sonrasında bu hastalıkların önlenmesi ve tedavisine yönelik bağışıklık sistemi bileşenleri ve sera deneyleri çalışmaları yapılıyordu.
Alman Irkının kutsal ırk olduğu düşüncesi ile yapılan korkunç ve kısırlaştırıcı deneyler.
Nazilerin kutsal ırkla ilgili hedeflerinde ilerleme kaydetmeyi amaçlayan diğer korkunç deneyler Auschwitz ve Ravensbrueck'te yapıldı. Bu deneyler Saf Alman Irkı yaratmak için kobaylar üzerinde tatbik edilen bir dizi kısırlaştırma deneyidir. Bu kamplarda bilim adamları esirlerin üzerinde Yahudilerin, Romanların ve Nazilerin ırksal ya da genetik açılardan istenmediğine kanaat getirdiği diğer grupların etkin ve masrafsız bir şekilde toplu kısırlaştırılmasını sağlamak amacıyla birçok yöntem denedi
Nazilerin düşünceleri kaba bir biçimde şöyle ifade edilebilir: “En sağlıklı insanlar savaş meydanlarında ölürken, neden toplum işe yaramayan engelli ve hasta bireylerin yükünü çeksin?”
Saf ve üstün Alman ırkını yaratmak için toplama kamplarına alınan milyonlarca Yahudi, Roman, eşcinsel ve suçlu, Nazi Rejimi tarafından katledildi. Naziler Yahudileri, Romanları, eşcinselleri, fahişeleri, engelli ve hastaları öldürerek sadece Alman halkına değil, tüm Avrupa halklarına da iyilik ettiklerini düşünüyorlardı.
+ Narkozsun birleştirme ve ayırma ameliyatları

Mengele dur durak bilmiyor acımasız deneylerine yenilerini ekliyordu. En korkunç deneylerinden biriside narkoz kullanmayarak gözünü kırpmadan yaptığı acı verici ameliyatlardı. Yapışık ikizleri ayırmak için farklı yöntemler arayan Mengele narkozsuz bir şekilde vücutlarını birbirinden ayırmaya çalışmış, ayrı doğan ikizlerin vücutlarına da dikişler atarak birleştirmeye çalışmıştır.
Operasyon sırasında acıdan bayılan, hatta ölen bu çocuklara yaptığı işkencelerden dolayı vicdan azabı bile çekmeyen Mengele bir başka deneyinde iki çingene çocuğunun damarlarını ve organlarını sırtlarından birbirine bağlamaya çalışmıştır. Şaka gibi olsa da bunu denemiş ve çektikleri acılara üç gün boyunca katlanmak zorunda kalan ikiz kardeşler kangrenden ölmüştür.
Mengele, ikiz kardeşlere ayrı bir ilgi gösteriyordu!
İkizler, çıplak bir şekilde muayene odalarında saatlerce bekletilirdi
Kusursuz bir ırk yaratmak amacıyla yaptığı çalışmalarda en çok ikizleri hedef alan Mengele çingeneler ve Yahudiler arasında ikiz gördüğü anda define bulmuş gibi sevinir ve hızla deney yapmaya başlardı. Yapılan deneylerden kurtulmayı ve bir şekilde yaşamayı başarmış ikizler, yıllar sonra anlattıkları detaylarla Nazi Almanya’sının ne kadar korkunç bir yer olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyorlardı.
Kampta işkence gören ikiz kardeşlerin anlattıkları Mengele’nin ne denli acımasız olduğunu gösteriyordu. “Her sabah, saat beşte uyandırılıp kardeşlerimizle birbirimizi giydirdikten sonra hazır bir şekilde doktorların bizi almasını beklerdik. Devasa odalarda muayene edilir, boyumuz ölçülür ve X-Ray taramalarından geçerdik. Tüm bu kontroller, biz çırılçıplakken yapılırdı. Hava soğukmuş, yağmurluymuş kimsenin umurunda değildi. Sürekli ağzımı, boyumu, kafatasımın büyüklüğünü ölçer, ikiz kardeşiminkilerle kıyaslarlardı. 3 haftada bir de düzenli olarak kan örnekleri verirdik. Sağ kolumuzdan kan alıp, sol kolumuzdan adını bilmediğimiz virüsler enjekte ederlerdi."
Göz rengi değiştirme operasyonları
Mengele’nin Saf Alman Irkı yaratma yolunda en çok dikkati ettiği şey göz renkleriydi. Onun için kusursuz bir ırk demek; sarı saçlar, renkli ve iri gözler, beyaz ten ve uzun boy demekti. Mengele, kampa getirilen çocuk esirlerin göz renklerine bakar, renkli göze sahip olanları bir kenara ayırır ve kahverengi gözlü çocukların göz renklerini değiştirmek için deneyler yapıyordu.
Çocukların ölmeden önce ne kadar kan verebileceği ölçüldü
Mengele sadece muhteşem Alman ırkını yaratmakla uğraşmaz, ara sıra da olsa Alman askerleri savaşlarda avantajlı duruma getirecek bilimsel deneylerle uğraşırdı. Bu deneylerin arasında insanların ölmeden önce en çok ne kadar kan kaybedebileceği vardı.
3 haftada bir gerçekleştirilen kan örneği verme prosedürlerinde küçücük bir kızın vücudundan fazla kan alındığı için yere düşüp öldüğüne şahit olan görgü tanıkları, fazla oranda alınan kanın doktorların yaptığı bir yanlışlık olmadığını Mengele’den gelen emirle bilerek yapıldığını anlatıyorlardı. Kampta acılar içinde ölen adını bile bilmediğimiz küçük kız sayesinde Mengele, bir insanın ölmeden önce ne kadar kan verebileceğini öğreniyordu.
Çingeneler ve cüceler, birbirleriyle cinsel ilişkiye girmeye zorlandı
Genler üzerinde deneyler yapmayı seven ve farklı genleri birbiriyle karıştırmak isteyen Mengele için çingene ve cüce demek zayıflık anlamına geliyordu. İki ırkın birleşmesiyle doğacak olan çocuğun daha mı zayıf yoksa daha mı güçlü olacağını anlamaya çalışan Mengele, insanları rızası olmadan cinsel ilişkiye girmek için zorluyordu.
Cinsiyet değiştirme deneyleri
Cinsiyet değiştirme ameliyatları, teknoloji ve tıbbın ilerlemesiyle günümüzde başarılı bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Ama aynı durum 1940’lı yıllar için geçerli değildi ve bu tür ameliyatlar vahşetle sonuçlanıyordu.
Kamptan sağ çıkmayı başaran görgü tanıkları ergenliğe yeni girmiş genç kız ve erkeklerin cinsiyet değiştirme ameliyatlarına tabii tutulduğunu söylüyorlardı. Mengele, erkekleri hadım ederek onlardan aldığı cinsel organları kadınlara takmaya çalışmış, elbette bu ameliyatlar başarısızlıkla sonuçlanarak insanların genç yaşta ölmelerine sebep olmuştu.
VİLDAN ÇELİK